Bir “Sandık Darbesi”nin Anatomisi
14 Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinden hemen sonra yazdığımız kısa bir yazıda, AKP-MHP ittifakının “sandık darbesi”ni kısaca ele almıştık ve daha geniş bir değerlendirmeyi ise ikinci tur seçimleri sonrasına bırakmıştık.
Bir “Sandık Darbesi”nin Anatomisi
Kemal Erdem
14 Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinden hemen sonra yazdığımız kısa bir yazıda, AKP-MHP ittifakının “sandık darbesi”ni kısaca ele almıştık ve daha geniş bir değerlendirmeyi ise ikinci tur seçimleri sonrasına bırakmıştık. (1)
Aslında daha 14 Mayıs günü yaşanan “sandık darbesi”nden sonra, olayların gidişatı ve nereye varacağı ve de rejimin nasıl bir “darbe planı” temelinde hareket ettiği açıkça ortaya çıkmıştı. Seçimlerden önce yazmış olduğumuz bir çok makalede, AKP-MHP ittifakının bir “sandık darbesi”ne hazırlandığını ve bu temelde bir seçim hilesi yaparak, kaybedeceği seçimleri çalacağını ve de YSK eliyle de kendi lehine açıklama yaptırarak görünürde meşruiyet yaratacağını, buna itiraz edenlerin de, rejimin daha önce çıkarttığı dezenformasyon yasasına dayanılarak bastırılacağını belirtmiştik.(2)
Yine seçimlerden kısa bir süre önce yazmış olduğumuz bir başka makalede de, rejimin seçim gecesi bir “algı operasyonu” yapacağını ve bu algı opeasyonundan zaferle çıkanın da seçimleri kazanacağını belirttik:
“Bütün politik göstergeler AKP rejiminin, bu seçimleri daha çok 2017’deki Anayasa referendumundaki gibi “sandık eksenli” bir hile ile “cebe indireceği”ni göstermektedir. Bürokratik yollar ile “meşruluk üreten” rejim, bu “bürokratik meşruluğa” dayanarak da muhalefeti bastıracaktır. Böyle bir durumda iç içe geçmiş olan iki önemli kritik an bulunmaktadır ve bu iki kritik anı kendi açısından iyi yönetecek olan ittifak, karşı tarafı da büyük bir politik yıkıma sürükleyecektir.
Bu anlardan ilki, seçim gecesi yaşanacak olan “algı mücadelesi”dir.” (3)
Cumhur İttifakı 14 Mayıs gecesi gerçekleştirdiği algı operasyonunu çok güçlü bir hile üzerine oturttuğu için ve muhalefetin argümanlarını (özellikle “ıslak imzalı tutanak” argümanını) boşa çıkarttığı için, hile ile çaldığı seçimi çok iyi saklamasını bildi. Az yukarıda alıntı yaptığımız makaleyi şöyle bitirmiştik:
“Gelecek seçimlere rejimin hem yasal hem de yasadışı yollar ile çok iyi hazırlandığını varsayabiliriz. Rejim seçim gecesi “stratejik baskınlık” kurmak için herşeyi hazırlamış durumdadır ve son dönemde rejimin bazı kadrolarının yapmış oldukları açıklamalar da bunu göstermektedir. Süleyman Soylu’nun 14 Mayıs seçimlerini muhalefetin kazanması durumunda “bir darbe” olacağı açıklaması, rejimin seçimleri bir “süs”e indirgediğinin açık kanıtıdır. Rejimin seçim günü “bir şeylere” hazırlandığının itirafıdır.
AKP rejiminin seçim gününe nasıl hazırlandığını az çok biliyoruz. Bilmediğimiz ise muhalefetin, rejimin seçimleri bir çalma durumunda nasıl hareket edeceğidir. Muhalefet rejimin seçimleri “çalamaz” beklentisine mi güvenmektedir yoksa başka bir şeye mi güvenmektedir, bunu bilmemekteyiz. Eğer muhalefet rejime kolay bir lokma olursa, toplumda büyük bir hayal kırıklığına ve umutsuzluğa yol açacaktır ki, bu bütün muhalefet liderlerinin siyasi sonu olacaktır.” (4)
Bu seçimleri muhalefet yüzde 60’a yüzde 40 gibi ya da buna yakın bir oran olan yüzde 63’e yüzde 37 gibi kazanmıştır. Ama seçim hilesinin muhalefetin temel söylemini boşa çıkaracak şekilde yani ıslak imzalı tutanağı da boşa çıkaracak şekilde örgütlenmiş olması, muhalefeti hile karşısında tamamen savunmasız bırakmıştır. Muhalefet ezici bir şekilde kazandığı seçimi, deyim yerindeyse “masa başında” kaybetmiştir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, kuvvetler ayrımının tamamen yokolduğu ve rejimin hiçbir şekilde kontrol edilemediği bir rejimde, muhalefetin seçim hilelerini açığa çıkartması ve bu temelde bir “sandık darbesi”ni önlemesi mümkün değildir. Rejim seçim hilesini devlet olanaklarını kullanarak ve kontrol edilememenin üstünlüğünü kullanarak “derine gömmüş” ve hileyi de “ıslak imzalı tutanak” biçimine sokarak muhalefeti yere sermiştir.
Muhalefet rejimin elindeki devlet olanaklarını haddinden fazla küçümsemiştir. Bu olanakları sadece propaganda için kullandığını ve ıslak imzalı tutanakları aşacak bir hile oluşturma kapasitesinin yok olduğunu sanmakla kendi ayağına deyim yerindeyse kurşun sıkmıştır.
Peki bu nasıl mümkün olmuştur.
Öncelikle böyle bir seçim hilesini gerçekleştirebilmek için hayali ya da fiktif bir seçmen havuzuyaratmak gerekir. AKP rejimi bu fiktif seçmen havuzunu üç şekilde oluşturmuştur:
1- Yoğun bir göçmen nüfusunu Türkiye vatandaşı yapmak ve bunlara vatandaşlık verildiğini gizlemek yani istatistiklere girmemek.Bunların sayısının bir milyondan fazla olduğu yani oy kullanan seçmenin yüzde 2’sine tekabül ettiği ama bazı söylentilere göre de iki milyona yakın olduğu yani yüzde 4 seçmene tekabül ettiği sanılmaktadır.
2- Vatandaşlık verilmeyen ama “sahte kimlik” verilen yani sadece seçimler için oy kullanılması sağlanan göçmenlerden oluşan fiktif seçmen.
3- Mükerer yani üç ya da beş defa tekrar tekrar oy kullanması için bazı Türk vatandaşlarına verilen “sahte kimlik”lerle oluşturulan hayali seçmen.
Bu seçmen havuzunun tahminlere göre 6 milyondan fazla hatta 7 milyona yakın olduğu sanılmaktadır. T24 sitesinden Füsun Sarp Nebil, seçmen artış hızının nüfus artış hızından iki kat fazla olduğunu farketmiştir. (5) Aynı duruma yine aynı sitede yazan gazeteci Çiğdem Toker de dikkat çekmiştir. Üstelik ne zaman bu seçmen artış hızı oldu? Dünyanın yaşadığı en büyük pandemiden ve depremden sonra! Hayatın normal akışına ters bir durum!
Bu hayali seçmen havuzunda bulunan “sahte kimlikli göçmen seçmenler” ile “Türk vatandaşlığına geçirilmiş” ama sayısı az gösterilen göçmen seçmenler, parmak boyası kullanılsa da farkedilemezler ve ıslak imzalı tutanak biçimine geçerek her zaman muhalefet aleyhine bir durum oluşturacaktır. Bu da bu hayali seçmen havuzunun kalıcı olacağı ve normal yollar ile muhalefetin hiçbir zaman seçim kazanamayacağı anlamına gelmektedir! Suriye içsavaşı başladığı zaman, AKP’nin niçin Suriye’den göç edenlere karşı “açık kapı politikası” izlediği şimdi çok iyi anlaşılmaktadır. AKP rejimi artık kendi güvenliğini Suriye’li göçmenlerde görmektedir ve onların hiçbir zaman geri dönüşünü de istemeyecektir!
Muhalefet bütün sandıklarda müşahit bulundursa dahi seçim hilesinin önüne geçemeyecektir. Çünkü bu hayali seçmen havuzunu yoketmek için, şeffaf bir şekilde nüfus sayımı yapmak gerekmekte ve nüfus dairesini tamamen muhalefete açarak, gerçek seçmenlerin sahtelerinden ayrıştırılması yapılmalı, fazladan vatandaşlığa geçirilen göçmenlerin bu vatandaşlıkları düşürülmelidir vs. Ama bunu da rejim hiçbir zaman istemeyecek ve zaten sözde “devletin bu mahrem yerleri” de muhalefetten hep uzak tutulmaktadır. Kuvvetler ayrımının yokolduğu bir rejimde, bu fiktif seçmen havuzunun ne oluşmasını önleyebilirsiniz ne de oluşturulmuş olanın tasfiyesini gerçekleştirebilirsiniz! Bu durum bizzat rejimin karakterinin yansımasıdır.
Seçimlerden neredeyse bir yıl önce, bir çok seçmen kendi seçmen kütüklerini kontrol ederken, kendi hanesi üzerine bazen on bazen de daha fazla seçmen yazıldığını farketmiştir. İşte gerçekte olmayan ve başkalarının üzerine ikame gibi gösterilen bu seçmenler fiktif yani hayali seçmenlerdi. Devlet bir de bunlara bir sahte kimlik uydurarak seçmen haline gelmesini sağlamıştır. Muhalefet bu fiktif seçmen havuzunu çok küçümsemiş ve seçimleri açık ara kazanacaklarını sandıkları için, seçimler üzerinde etkide bulunmayacağını hesaplamışlardır, ki gerçek tamamen farklıdır. Bu seçmenlerin dikkat çekmemesi için de, E-Devlet üzerinde isim değişikliği kolaylığı da getirilerek, Türkçe isimler seçmeleri sağlanmıştır.
Muhalefetin Suriyeli göçmenleri açıktan hedef alan milliyetçi ve sert söylemleri, Suriye’li göçmenleri korkuttuğu için, onların devletin bu seçim hilesi için motive olmasını sağlamıştır. Büyük bir ihtimalle de bu hayali seçmen havuzu operasyonunu da seçimlerde hiç adı geçmeyen MİT yürütmüştür. Çünkü bu kadar büyük bir operasyonu ve yine Suriye’deki cihatçılarla ilişkisi de düşünülürse ancak MİT yapabilir.
Oluşturulan bu hayali seçmen havuzu için bir kaç belirleme yine yapalım.
Rejim bu fiktif seçmen havuzunu oluştururken, bu havuzun hepsini de hemen kullanmasına gerek yoktur. İhtiyaç doğrultusunda ve dikkat çekmeyecek oranda bu havuzdan yararlanmakta ve gelecek seçimler için de bu havuzu el altında bulundurmaktadır. Rejim sürekli yaptırdığı anketler aracılığıyla, ne kadar oya ihtiyacı varsa sadece o kadarını bu havuzdan devşirmektedir/devşirecektir. Böylece sürekli olarak neredeyse yüzde yirmi bir oy oranı ile muhalefetin önünde olmaktadır/olacaktır. Bu hayali seçmen havuzu ıslak imzalı biçime girdiği için muhalefetin hiçbir dayanağı yoktur.
Fiktif seçmen havuzu hileli seçim için sadece bir temeldir ama seçim hilesi tek bu fiktif seçmen havuzuna dayanmaz. Rejim başka seçim hilesi taktiklerini de bu hayali seçmen havuzunun üzerine koyarak, muhalefet ile olan oy oranını iyice açmaktadır.
Geçen seçimlerde yapılan hileler ve en azından bu temelde çalınan oy oranlarını kısaca şu şekilde özetlemek mümkündür. Üstelik buradaki varsayım en düşük şekilde tutulmuştur:
1- Muhalefetin müşahit bulundurmadığı 20 bin sandık olduğu belirtilmektedir. En çok hilenin de bu sandıklarda yapıldığı sanılmaktadır. Bu 20 bin sandığın her birinde en azı 100 oy fazla kullanılsa (ki bu oran daha fazladır) 2 milyon oy yapar ve yüzde 3,6 oy oranına tekabül eder.
2- Yine bu müşahitin olmadığı sandıkların her birinde muhalefete verilen 50 oy çalınsa 1 milyon oy eder. Ama bu oylar karşı tarftan çalındığı için iki kat etki eder.Çünkü bir yerde eksilirken diğer yerde de çoğaltma yaparak 1 milyon oy 2 milyon oy etkisi yapar. Bu da yine yüzde 3,6 yapar.
3- En azı 1 milyon göçmene vatandaşlık verildiği ve seçmen yapıldığı ama bazılarına göre de bunun 2 milyon olduğu varsayılmaktadır. Biz 1 milyon hesaplayalım. Yüzde 1,8 oy yapar.
4- Yine vatandaş olmayan ama sahte kimlik verilmiş olan 1 milyon göçmenin de oy kulanıldığı varsayılsa, bu da yüzde 1,8 oy yapar. Bir çok sahte kimlik seçim sonrası çöplerde bulundu. (6)
5- Bir çok AKP’li ve MHP’li seçmenin sahte kimliklerle bir kaç defa oy kullanıldığı sanılmaktadır. Bunun için 500 bin kişi beş defa oy kullansa, 2,5 milyon seçmen yapar ve yüzde 4,5’e tekabül eder.
6-Müşahit olmayan sandıklarda muhalefetin 500 bin oyu geçersiz gösterilse yüzde 1’e tekabül eder.
7-Bir çok yerde muhalefetin bir çok oyunun blok olarak Cumhur ittifakına yazıldığı görüldü. Bu sandıklardaki sözde muhalefet sandık görevlileri de bu blok oy kaydırmayı onaylayarak ıslak imzalı tutanak biçimine soktu. Elbette bu “muhalif” görünen sandık görevlileri AKP-MHP ittifakının ajanlarıydı. CHP ikinci tur öncesi en azı 15 bin sandık görevlisini değiştirdi. 15 bin sandıkta böyle oy kaydırıldığını ve bu oyların da en azı 100 olduğunu (ki daha fazladır) varsayarsak, 1,5 milyon oy eder ve yüzde 2,7’e tekabül eder.
8-Bir çok yerde rejimi destekleyen seçmenlerin, üzerlerine önceden verilmiş zarfları sakladıkları ve kendi oylarını kullanırken bu sahte zarfı da kendi zarfı ile atarken yakalandığı görüldü. (7) Bu tür hileden de yüzde 1 oy elde edildiği varsayılabilir.
Bu bizim saptadığımız seçim hilelerinden elde edilen oy oranlarını toplarsak: 3.6+3.6+1.8+1.8+4.5+1+2.7+1: Yüzde 20.Bu hesaplamaya yüzde 20 de hata payı koyalım. Bu oran en azı yüzde 16’dır.Bu yüzde 16’yı Erdoğan’ın yüzde 52’lik oy oranından düştüğümüz zaman geriye kalan oran yüzde 36’dır. Cumhur ittifakının gerçek oy oranı yüzde 36-37’dir. Taş çatlasın yüzde 40 ama fazlası değil! Seçimlerden önce yapılan anketler aslında doğrudur.
AKP’nin gerçek oyu yüzde 35 değildir, en fazla yüzde 29-30’dur. Yine MHP’nin oyu da yüzde 11 falan değildir ama en fazla yüzde 5-6’dır. Cumhur irtifakının geri kalan küçük partilerinin toplam oy oranı da yüzde 1-2’yi geçmez. Böylece Cumhur irtifakının toplam oy oranı yüzde 37’yi geçmez. Ama bu yüzde 37’lik oy oranı hile ile yüzde 52’ye çıkarılmıştır. Bu seçimlerin hiçbir meşruiyeti yoktur.
Bu tablo karşısında Erdoğan karşısında kim olsaydı yenilirdi.
Muhalefet partilerinin hileli seçimlerden yanlış sonuçlar çıkarmayı bir kenara bırakması gerekmektedir. Mevcut hileli seçim verileri kullanılarak hiçbir doğru sosyolojik çözümleme yapılamaz. Çünkü muhalefet seçimleri kazanmıştır ama çalınmasına mani olamamıştır. Rejimin amacı bu hileli veriler ile muhalefetin kendi içinde birbirine düşmesini sağlamak ve seçimlerden önce muhalefet içinde yapamadığı bölünmeyi, bu yanılsamalı ve hileli seçim sonuçlarıyla yapmaktır.
Yukarıda belirttiğimiz hayali seçmen havuzu olduğu müddetçe, hiçbir muhalefet rejim karşısında seçim kazanamaz. Muhalefet partileri lider değiştirme işlerini de bir kenara bırakarak, tartışmayı içe doğru değil dışa doğru, rejimin seçim sahtekarlıkları üzerine yoğunlaştırmalıdır.
Rejimin hile temellerini yoketmeden gelecek seçimlere hazırlanmak hem zaman kaybına hem de rejimin oturmasına neden olacaktır. Bu durumda ısrar ise mevcut muhalefeti, zamanla rejimin direk olmasa da dolaylı işbirlikçisi durumuna getirecektir. Çünkü muhalefet rejimin çerçevesini çizmiş olduğu bir politikaya hapsolacaktır. Bu durum orta ve uzun dönemde, muhalefet açısından sürdürülemez bir politikaya dönüşecektir.
Dipnotlar:
1-http://demokratikbirlik.org/akp-mhp-ittifakinin-sandik-darbesi-ve-kisa-bir-degerlendirme
2- Bakınız daha fazla bilgi için Ocak 2023 tarihli şu makaleye: http://demokratikbirlik.org/akp-mhp-ittifakinin-sandik-darbesi-ve-kisa-bir-degerlendirme
3- http://demokratikbirlik.org/akpnin-tehlikeli-ittifaklari-ve-erdoganin-tehdit-dili
4-http://demokratikbirlik.org/akpnin-tehlikeli-ittifaklari-ve-erdoganin-tehdit-dili
5-Bakınız: https://t24.com.tr/yazarlar/fusun-sarp-nebil/secmen-sayisi-nufusa-gore-neden-6-7-milyon-fazla,40125
6-https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/cope-atilan-kimliklerle-ilgili-dikkat-ceken-iddia-sandik-gorevlileri-dikkat-2084735?utm_medium=Slider%20Haber&utm_source=Cumhuriyet%20Anasayfa&utm_campaign=Slider%20Haber
7-https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/son-dakika-tek-zarfla-oy-kabinine-girdi-sandiga-cift-zarf-atti-7697594/