BÖLGE SAVAŞINI ZORLAMAK: DİJİTAL SAVAŞ
Mihrac Ural - 18 Eylül 2024
Bölgemiz ağır sorunlarla birlikte çalkalanmaya devam ediyor. Bölgemizin her bir köşesinde düşmanlıklar sürüyor ve bu düşmanlıklar bölgesel savaş eşiğine gelip dayanmıştır. İsrail’in sıklıkla yaptığı saldırılar ve eylemlerle birlikte savaş ortamı hızla büyüyor. İsrail'in Gazze şeridinde başlattığı kıyım acımasızca boyutlandı, 42 bin 147 kişinin ölümüyle tarihsel bir ivme kazandı. Bu kıyım engellenemez boyutuyla her gün yeni katliamlarla büyümektedir. Bu savaşa karşı direniş gösteren direniş güçlerinin vermiş oldukları kaçınılmaz yanıtlarla savaş, yeni boyutlar kazanmaktadır. Hizbullah, “Gazze savaşı sürdükçe İsrail’e karşı savaşımız da sürecektir” diyerek bu zincirin önemli bir halkasıdır. Bu zincirin en önemli halkaları olarak Yemen Husileri ve İran da tepkilerini sergileyerek savaşın aktif yanları olarak denklemde yer almaktadırlar. Suriye ve Irak bu denklemin değişik boyutlarıyla katılmış birer parçası olarak savaşın çehresini genişletmiş oldular.
İsrail, ABD’den ve bütün Batılı emperyalist ülkelerden aldığı destek sayesinde, tek cephede savaşla yetinmemekte, yeni cephe savaşları açmakta tereddüt etmemektedir. Israrlı şekilde yeni cephe mevzileri açmak üzere provokatif eylemler düzenlemekten çekinmemektedir. İran’da Hamas lideri İsmail Heniyye’nin katli de bu oyunların başında gelir. Buna Hizbullah askeri komutanı Fuat Şikir’in katlini de aynı provokatif eylemlerin tezahürü olarak eklemek gerekir. Yemen’e karşı girişilen Hudeyde eylemi de bu tür eylemlerin bir başkasıdır. İsrail, bölge savaşlarının baş temsilcisidir. Savaş, İsrail’in yaşama şartıdır. Bu tür eylemlerin en kapsamlısı hatta en garip olanı 4000 cep telefonu aynı anda birer el bombasına çevirip patlatmak! Bu eylemin sonucu olarak 11 kişi ölmüş ve 400’ü ağır olmak üzere 4 bin kişi yaralanmıştır. Bu son eylem bu satırlar yazılırken (17 Eylül 2024) gündeme gelmiştir. Beyrut ve Şam kentleri alanına yayılmış bu dijital saldırı oldukça anlamlıdır. Savaşın ulaştığı dengesiz durumlar, teknolojinin farklı tarzda savaş alanlarına yayılması, İsrail için savaşı yaygınlaştırma çabasının vardığı boyutu göstermektedir. Ölenlerin içinde Hizbullah’ın yöneticilerinden Ali Ammar’ın oğlu Mehdi Ali Ammar da şehit olmuştur. Dijital savaş bu olsa gerek. Binlerce çağrı cihazına yönelik olan bu dijital saldırı Netanyahu tarafından da şu sözlerle üstenildi; “bu saldırı Hizbullah’a karşı yürütülen mücadelenin bir parçası olarak güdeme geldi.”
Savaşsızlık İsrail’in sonu demektir. Çevre ülkelerle savaş halleri İsrail’e yaşama dinamiği sunuyor. Bunun için en sağcı kesimler ABD desteğini ısrarla istemekte ve yaşama geçirdikçe de yeni savaş halleri üretmiş olmaktadır. ABD'nin, savaş gemileriyle bölgemizde yer alışı, İsrail egemenlerinin hem talebi hem de İsrail’in savaş içinde başına gelebilecek bir yenilginin engellenmesi içindir. İsrail'in yaptığı provokatif eylemler, bölgemizde sıcak savaşların çıkmasına hizmet edecek çapta eylemlerdir. Bu eylemler, ABD’nin, İsrail’i barıştan yana ikna etmesine karşı tutacak ve bir savaşta İsrail’i ABD'nin koruması altına almak zorunda bırakacak eylemlerdir.
İsrail’e karşı bölgenin tüm ülkelerinde ve hareketlerinde oluşan tepki, İsrail'in bölge savaşı çıkarmasına zemin oluşturacak nitelikte tepkiler değildir. Daha çok intikam amaçlı tepkilerle İsrail’i dizginleme çabası bulunmaktadır. Hizbullah, bu savaş dengeleri içinde Fuat Şikir gibi büyük askeri bir önderin katledilmesine karşı Arbain günü (kırkıncı gün) dolayısıyla 250 füze ile sert bir füze atışı gerçekleştirmiştir. Bu, savaşın en kapsamlı saldırısı olarak sayılabilir. Gazze savaşı dolayısıyla İsrail’e karşı kararlıca sürdürülen saldırılar arasında en kapsamlısı olan bu eylemler, savaşın boyutunu büyütecek bir saldırı sayılmamıştır. Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım “bizler savaşın büyümesinden yana değiliz, ama İsrail bunu dayatırsa sonuçlarını onlar da görecektir” diyerek amaçlarının savaş olmadığını dile getirmiştir. Savaş, her tarafı yıkıma uğratacak bir felakettir. Böylesi bir savaş sadece bölgeyle sınırlı kalmayacaktır. Bölge dışı tüm dünya kuvvetlerini de bu savaşın içine doğru sürükleyecektir. Hizbullah, ülkenin içinde bulunduğu zorlu kesitte ekonomik olarak ağır ve kapsamlı yıkımda bir savaşın nelere boyutlanacağını çok iyi bilmektedir. İsrail de bunun bilgisiyle, ABD destekli bir savaşın ısrarla gerçekleşmesi için çaba sarf etmektedir.
İran, İsrail’le uzun zamandır çekişen güçlerin başında olarak bölgemizde yer almaktadır. İran, Lübnan Hizbullah’ı sonuna kadar destekleyerek İsrail’in gücünü tüketmesine katkı sağlamaktadır. İsrail kendisine yönelik tüm eylemlerin baş destekçisi olarak da İran’ı göstermektedir. İran’ın ortadan kaldırılması ya da gücünün sınırlandırılması için de İsrail, Batı'nın tam desteğiyle savaşı İran-İsrail savaşı olarak nitelendirmektedir. İran’ın nükleer çalışmalarının baltalanması bu açıdan İsrail için hayati önem taşımaktadır. İsrail, İran’a karşı yürütülen tüm çabaların baş mimarı ve de uygulayıcısı olarak yerini almaktadır. Bununla da kalmayan, provokatif eylemlerin en büyüğü olan, Hamas lideri İsmail Heniyye’nin İran’da katledilmesi, bardağı taşıran önemli bir adımdır. İsrail bu eylemiyle İran’ın göstereceği tepkinin bölge savaşana yol açacağını düşünmüştür. İran ise bu eylemin intikamını alacağını ilan etmesine karşın hala beklemektedir. İran'ın, Heniyyi’nin intikamını nasıl alacağı açık olmasa da bugüne kadar beklemesi, İsrail’in oyununa gelmemek için bir taktik izlediği anlamına gelmektedir. Ya da böylesine büyük bir eylem için koşulları hazır değildir. Her ne ise İran'ın, er ya da geç İsrail’e karşı girişeceği eylemin oldukça büyük bir eylem olacağını düşünüyoruz.
Yemenli Husiler, Hudeyda bölgesinde petrol rafinesine karşı uğradığı büyük saldırı karşısında çok büyük bir füze hamlesiyle karşılık verdiler. 2040 km menziline ulaşarak, İsrail’in demir kubbesi ve diğer uyarı sistemlerini atlatarak Tel Aviv bölgesini vurdular. Husilerin kullandığı silah yeni bir silahtı. Bölgemizde daha önce kullanılan bir silah değildi. Füzenin, İran’dan gelme olduğu ve İran’ın bu yeni silahı öncelikle Husiler tarafından denenmesi amacıyla gönderildiği belirtilmektedir; bu silah başarılı olursa yakın gelecekte İran tarafından da kullanılacaktır. Füzenin başarılı olması, bölge savaşları açısından çok önemli bir durumdur. İsrail, hava savunma sistemi artık aşılmış durumdadır ve bu durumda vurulmak istenen her alan vurulabilir haldedir. Husiler, dünyanın en güçlü ülkelerine karşı direnmekte ve onları da silahlarının hedefi haline getirmiş durumdadır. Husiler, İsrail’e karşı oldukça inatçı bir tarzda savaşlarını sürdürmekte ve Gazze savaşı bitene kadar da bu konuda kararlı olduklarını açıklamaktadırlar.
İsrail, Gazze savaşı sürerken bir ikinci cepheyi Hizbullah’a karşı açmak niyetindedir. Netanyahu, ısrarla ABD desteğini aramakta, büyük provokatif eylemler düzenleyerek de karşı tarafın oyuna gelerek tepki göstermesini istemektedir. Son olarak gündeme gelen dijital savaş bölge savaşları için bir unsur sayılabilir. Buna rağmen akıllı davranışların hüküm sürdüğü bu ortamda İsrail istediği kadar provokatif eylem yapsın, ona verilecek cevap, intikam cevaplarını aşmayacaktır. Hizbullah, İsrail’e karşı savaşa hazırdır. Çevresi ve destekçisi olan güçler (İran, Suriye, Irak, Yemen, vd.) Hizbullah’ı yalnız bırakmayacaktır. Bu savaş başlarsa, bölge savaşı olarak kalmayacaktır. İstenildiği takdirde tüm taraflar bu savaşın birer parçası olarak var olacaktır. Bölge savaşı olarak kalacağı şüpheli olan bu savaş İsrail’in gerici güçlerince istenmesine karşın diğer güçler sükunetle olayı geçirmektedir. Bu güçler, İsrail’in Batı desteğini almaya devam etmesine rağmen böylesi bir savaşın tarafı olmamaya dikkat etmektedirler. Bu davranışlar akıllı siyasi denklemleri doğru kavramanın sonucu gündeme gelmektedir.
Sonuç olarak İsrail, Batının desteğini bu ölçüde almaya devam edemeyecektir. Bu dal elbette bir gün kırılacaktır. İsrail o ana kadar yaşayabilirse ne mutlu ona ama öyle olmayacaktır. İsrail, barış güçlerince doğru yola sevk edilmezse sonuçta bu devlet tarihe karışacaktır. Bu kadar düşman kuşatması içinde sonuna kadar yaşanamaz. Savaşı yaşamı için gerekli kılan algıyla İsrail, bölgemizde yaşama şansını kaybetmiştir. 'İki devlet' anlayışıyla Filistin ve İsrail diye dile getirilen algılar ne kadar çabalarsa çabalasın böylesi bir şansı doğru kullanamayacaktır. İsrail 'iki devlet' mantığıyla yaşamaya muktedir değildir. Barış kuşakları İsrail'in yönetimini ele alır ve uzun süreli barışı ikame edebilirlerse bir ihtimal yaşama şansı kazanılmış olacaktır. Bugünden bellidir ki Netanyahu gibi gerici emperyalist işgalcilerin bulunduğu bir ülkede barış kuşağı yaratmanın çok güç olduğu açıktır.
Hizbullah, çevresiyle birlikte olumlu adımlar atmaktadır. Hizbullah, makul adımlarla İsrail’in savaş kışkırtma çabalarına karşı direnmeye devam edecektir. İran ve Yemen bu savaşta temel taraflar olarak bölgenin içine sürüklenmek istenilen savaşı dizginlemeye çalışmaktadır. Ama bu ülkeler, savaş çıkarsa da eli kolu bağlı kalmayacak, savaşın aktif bir bölenini oluşturacaktır. Bu büyük savaşta Türkiye Suriye ilişkileri, Türkiye Irak ilişkileri ve bu ülkelerin temel sorunu olan Kürt ilişkileri de etkin olarak gündeme gelecektir. Böylesi bir savaş çıkarsa Kürtler için tarihi yeni fırsatlar doğacaktır. Kürtler, kendi tarihlerinin önemli ortamlarından haklı olarak kendi ulusal çıkarlarını temsil edecek güç ve kudrette olacaktır.