Mehmet Güneş: CHP ve Meşru Mücadele
CHP Genel Başkanı Özgür Özel açıklama yapmış, muhtemel erken genel seçimin 2025 Kasım ayında olabileceğini belirtmiş. Bununla birlikte, anayasal olarak Erdoğan'ın aday olamayacağı halde seçime girmesini istediklerini ve bu yolla onu yenebileceklerini ifade etmiş. Güya seçime katılmazsa Erdoğan'ın 'sahte kahramanlaşma' ihtimali varmış!
CHP VE MEŞRU MÜCADELE
Mehmet Güzel 4 Eylül 2024
CHP Genel Başkanı Özgür Özel açıklama yapmış, muhtemel erken genel seçimin 2025 Kasım ayında olabileceğini belirtmiş. Bununla birlikte, anayasal olarak Erdoğan'ın aday olamayacağı halde seçime girmesini istediklerini ve bu yolla onu yenebileceklerini ifade etmiş. Güya seçime katılmazsa Erdoğan'ın 'sahte kahramanlaşma' ihtimali varmış!
Özgür Özel 'normalleşme' safsatasıyla Erdoğan'a kazandırdığı meşruiyet pası benzerini -ve daha da kritik, belki de hayati bir avantajı- daha Erdoğan'a altın tepside sunuyor.
1- Bu söylem ve tavırla Özgür Özel, muhalefetin, geçmişte Erdoğan'ı yenememiş, tersine muhalefetin Erdoğan karşısında yenilmiş olduğunu kabul etmiş oluyor. Oysa Erdoğan gerçekte defalarca muhalefet tarafından yenildiği ve seçimleri kaybettiği halde yasa dışı, Anayasaya ve yasalara aykırı halde uygulamalar sayesinde resmen oturduğu koltuğu ve olağanüstü diktatörlük yetkilerini gasp etti! Açık bir gasp ile bulunduğu koltukta oturuyor, diktatörlüğünü sürdürüyor. Özgür Özel'in bu söylem ve tavrı, Erdoğan'ın ve Cumhur İttifakı'nın bu hoyratlığını mesrulaştırmış oluyor.
2- Özgür Özel bu söylem ve tavırla çok iyi niyetli bir saflık göstermiş oluyor. Ve Erdoğan'a bulamayacağı bir fırsatı tanımış oluyor. Erdoğan'ın iktidarı sanki normal, olağan, yasal çerçevede kalan, usulüne uygun naif bir yönetimmiş gibi davranıyor. Oysa karşısındaki güruh yasa dışıdır, Anayasa dışıdır, hiçbir kanun, kural ve değer tanımıyor. Hoyratça ve zorbaca hareket ediyor. Orduyu, Polisi, İstihbaratı, Yargıyı, YSK'yı ve bilumum bütün devlet erk organlarını Parti ve kişisel iktidarlarının devamı için kullanıyor. Bunlar da yetmiyor, yasa dışı birçok silahlı çete, örgüt ve mafya yapılanması oluşturmuş ve el altında tutuyor. Temel hedef, ne olursa olsun, ele geçirdikleri Devlet erkini terk etmemek! Özgür Özel'in yukarıda ifade ettiğim söylem ve tutumu, bunu hesap etmeyen bir bakış açısıyla yapılmıştır.
3- 31 Mart Yerel Seçimleri sonuçlarıyla arkasına aldığı müthiş siyasi rüzgarın etkisiyle ve toplumun genelindeki hoşnutsuzluğun sıcak motivasyonuyla Erdoğan'a ve onun yasa dışı, gayrı meşru, erk gaspına dayalı diktatörlüğüne nefes aldırmayan tarzda bir muhalefet geliştirebilmelidir. Halkın memnuniyetsizliğini ve iktidara karşı olan tepkisini sokaklar başta olmak üzere her alanda yükseltmek, onun yasa dışı oluşunu her vesile ile ön planda tutmak gerekir. Tersi bir tutum, Erdoğan'a manevra alanı yaratmaktadır, nefes aldırmaktadır. Sokakların gücüyle, yasaları, Anayasayı tanımayanı meşruiyet gücüyle devirme yollarını hesap dışı tutmamak gerekir. Yasaları ve hiçbir kuralı tanımayan bir gücü sadece yasalar yoluyla devirebileceğini sanmak, üstelik ardarda zaman ve manevra alanı sunmak büyük bir saflıktır.
4- Son dönemlerde İktidar güçleri tarafından açıkça artan muhalif kesimlere yönelen yasa dışı, mafyatik tehditler ve uygulamalar mevcut diktatörlüğün haydutvari niteliğini pratik olarak sergiliyor. Kitleleri ve muhalefeti bu zorbalığa karşı savunmasız bırakmak, bu zorbalığın caydırıcı etki yaratması ve kitlelerde pasifikasyon yaratmasına izin vermek demektir. Bunun önüne geçmek mümkündür ve zorunludur. Devrimciler dahil, toplumun bütün muhalif kesimleriyle beraber, sokaklar, meydanlar, ve bütün üretim alanları dahil (fabrikalar -tarlalar, yani emek örgütleri) Meclis çatısında da (koşulları oluşması halinde Meclis'in boşaltılması seçeneği dahil) etkin ve acil bir iktidar değişikliğini dayatmak zorunludur. Bu durum acil bir erken seçimi dayatan, ama seçimi emek ve halk güçleriyle destekleyerek zorbalığa karşı direnişi esas alan bir tavır olmalıdır.
Sonuç olarak;
CHP'ye ve sistem içi muhalefete fazla misyon biçtiğim yönünde itirazlar gelebilir. Hatta burjuva muhalefete devrimci misyonlar yüklediğim itirazları da ifade edilebilir. Doğrudur. Mevcut koşullar, burjuva sistem içi değişim bile Devrimci bir atılımı zorunlu kılmaktadır. Çünkü AKP İslamcı Faşist Diktatörlüğü verili Cumhuriyeti gasp etmiş durumda ve Cumhuriyet değerlerini temel ilkeleriyle sarsmış durumdadır. AKP sadece hükümet değil, Devleti ele geçirmiş bir İktidardır. Ve bunu, önceki (o da faşist nitelikli olan) verili Cumhuriyetin göstermelik sözüm ona 'Demokratik' sandık seçim sistemini suistimal ederek bugüne gelmiştir.
Mevcut koşullarda sistem içi burjuva Cumhuriyeti'ne dönüş bile devrimsel bir atılımı gerekli, hatta zorunlu kılıyor. Bu da Cumhuriyet değerlerini savunan ve AKP diktatörlüğünden kurtulmakta çıkarı olan ulusal, emek, etnik, dinsel, mezhepsel, cinsiyet ve cinsel tercih etkenli bütün kesimlerin değişim istek ve potansiyelini harekete geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. CHP ve sistem içi tüm muhalefet güçlerinin, bütün tutarsız ve kaypak yapılarına rağmen bu değişimde çıkarları vardır. Devrimci güçlerin de bu değişimde çıkarları vardır. Devrimci güçlerin bugünden yarına burjuva sistemi alternatifi bir Devrim yaratma güç ve potansiyeli mümkün görünmediğine göre, bu yolda ileri bir adım olabilecek böylesi bir mücadelede çıkarları vardır. Ve böylesi bir mücadelede etkin yer alarak olabilecek değişime güç ve etkinlikleri boyutunda mümkün olan en büyük etkiyi, yani kızıl rengi vermelidir.
En solundan en liberaline toplumun bütün hoşnutsuz halk güçleri kitle ve emek güçleriyle ve meydanların meşru gücüyle bu yasa dışı diktatörlüğü nefes aldırmadan yıkmaya çalışmalı ve güçlerini birleştirmelidir.
Kolay değil ama imkansız da değil!