MHP’nin darbe mekaniği “Giyotin”e dönüşür mü?
ABD ile İngiltere’nin NATO’yu dahi bir dünya savaşı perspektifinde konumlandırdığı bir durumda, Erdoğan’ın kendi politikalarını daha fazla baltalamasına izin vermeyecektir. Bundan dolayı gelecek ABD Başkanlık seçimlerinden sonra yeni Başkan Türkiye’de Erdoğan problemini çözmek için harekete geçecektir. İşte bu durum Devlet Bahçeli ile MHP’nin durumunu tamamen değiştirmekte ve onları tek Türk iç politikasında değil ama dünya politikasında önemli bir yere oturtmaktadır. İşte Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında bahsettiği “tarihin koordinatları” meselesi budur
MHP’nin darbe mekaniği “Giyotin”e dönüşür mü?
Kemal Erdem
Makaleyi ayrıntılı ele almadan önce başlıktaki soruyu cevaplamaya çalışalım. Eğer mevcut politikalar devam ederse, büyük oranda MHP’nin darbe mekaniği “Giyotin”e dönüşecektir!
Uzun zamandan beri MHP ile AKP arasında alttan alta varolan kavga, ilk defa geçtiğimiz günlerde açık bir şekilde su yüzüne çıktı. Erdoğan’ın “50 artı 1”in değişmesi noktasındaki açıklaması, kamuoyunda çok haklı olarak MHP ile ittifak ilişkilerini sonlandırmak istediği algısına yolaçtı ve herkes Devlet Bahçeli’nin ne diyeceğini merak etmeye başladı. Devlet Bahçeli 21 Kasım 2023 tarihli grup konuşmasında (son yıllarda yaptığı en güzel konuşmaydı), Erdoğan’ın ABD karşısında sergilediği “Dik dur ama diklenme” taktiğini kullanarak Erdoğan’a cevap verdi. Bu konuşmasında Bahçeli, Erdoğan’a direk karşı çıkmadan dik durdu ve “tatlı-sert” bir tutum takınarak hem düşmanlığa hem de dostluğa var olduğunu belirtti.
Bahçeli bu konuşmasında uzun zamandan beri kuşkulandığımız “gizli ajandası”nı da dolaylı olarak itiraf etti. MHP’nin AKP ile ittifakının AKP rejimine bir yamanma olmadığı ama onunla politik çıkar ilişkisine girerek, orta ve uzun vadede bir darbe mekaniği oluşturmak ve zaman içerisinde bir darbe ile iktidarı ele geçirmek olduğunu da dolaylı olarak itiraf etti. Onun konuşmasında demokrasiden bahsetmesi sadece asıl amaçlarını gizleyen bir incir yaprağından başka bir şey değildir. Elbette Bahçeli demir yumruğunu kadife eldiven içinde saklayacaktır!
Bahçeli’nin stratejisinin ana hatları şudur: AKP’ye yeni rejim inşasında destek vermek ve muhalefet ile kanlı-bıçaklı olmasını sağlayarak, bu mücadelede vazgeçilmez bir konumda olmak. Bu konumu ise devlet içinde kadrolaşmak için kullanmak. Bu zaman zarfında MHP sürekli güçlenirken, AKP ile muhalefetin sürekli zayıflaması ve bir araya gelmesini önlemek. MHP bunun için iki önemli taktik kullanmaktadır. AKP ile ittifakı, zaten AKP’nin muhalefete yanaşmasına engel teşkil etmektedir. Öte yandan İyi Parti içindeki milliyetçileri (Koray Aydın-Meral Akşener gibi) kullanarak CHP’nin HEDEP’e yanaşmasını önlemektedir. Bu taktik ile hem AKP’yi kontrol etmekte hem de muhalefeti kontrol etmektedir. MHP bu taktik ile bütün karşı cepheyi kendi içinde bölen bir strateji uygulayarak devlet içinde güçlenen bir politika uygulamaktadır.
Ama MHP’nin bütün bu iç siyasetteki politik taktikleri ve devlet içindeki örgütlenmesi, onun bir darbeyi gerçekleştirmesine yetmemektedir. İşte bu noktada birçok kesimin gözünde kaçan bir durum söz konusudur: MHP’nin ABD ve İngiltere ile özel ilişkileri. MHP’nin ABD ve İngiltere ile olan özel ilişkileri, iç politikada MHP’nin izlediği politika ile birleşince işin rengi tamamen değişmektedir, ki Erdoğan’ın en çok korktuğu durum da budur.
AKP ile MHP arasındaki sorunun boyutlarını anlamak için bir noktanın anlaşılması gerekmektedir: Hem Erdoğan hem de Bahçeli, emperyalist dünya siyasetinin bir emperyalist dünya savaşı sınırına geldiğini ama özellikle de bu savaşın ABD ile İngiltere tarafından çok arzu edildiğini iyi bilmektedirler. Erdoğan bu emperyalist savaşın dışında kalarak rejiminin ömrünü uzatmak isterken, Bahçeli bu savaşa Batı’nın yanında katılarak Kafkasya ve Orta Asya’yı sözde Rus zulmünden kurtararak Pantürkizmi gerçekleştirmek için büyük bir tarihsel fırsat olarak görmektedir.
Bugün Devlet Bahçeli’nin gördüğü hayalin bir benzerini Enver Paşa, Birinci Dünya Savaşı sırasında gördü ve Almanya’nın yanında Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa soktu. Bundan dolayı Bahçeli, Erdoğan’ın denge siyasetini bırakarak tamamen Batı’ya yanaşmasını isteyen bir politika istemektedir. Onun ABD, İngiltere ve İsrail’e karşı çıkması taktik olup asıl niyetini gizlemek içindir. Bahçeli Türkiye’nin bu emperyalist savaşa Batı’nın yanında katılması durumunda, AKP’nin tamamen MHP’ye bağımlı olacağını hesap ederek, onun daha da zayıflayacağını ve de iktidarı ondan almanın çok daha kolay olacağını düşünmektedir. Erdoğan kendi rejiminin yıkımı olacak olan bu politikaya hem dışarıda denge siyasetini devam ettirerek hem de içeride MHP’yi kontrol altında tutarak ama özellikle de onun ile ittifakı sonlandırarak ve de onun devlet içindeki uzantılarını yok ederek direnmek istemektedir.
ABD ile İngiltere’nin NATO’yu dahi bir dünya savaşı perspektifinde konumlandırdığı bir durumda, Erdoğan’ın kendi politikalarını daha fazla baltalamasına izin vermeyecektir. Bundan dolayı gelecek ABD Başkanlık seçimlerinden sonra yeni Başkan Türkiye’de Erdoğan problemini çözmek için harekete geçecektir. İşte bu durum Devlet Bahçeli ile MHP’nin durumunu tamamen değiştirmekte ve onları tek Türk iç politikasında değil ama dünya politikasında önemli bir yere oturtmaktadır. İşte Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında bahsettiği “tarihin koordinatları” meselesi budur!
Eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı olduğu göz önüne getirildiğinde ve bu şahısın ABD ve İngiltere ile ilişkilerinin günümüzde de devam ettiği düşünüldüğünde, Devlet Bahçeli’nin “tarihsel koordinatları” birbirine bağlamada sıkıntı çekmeyeceği kendiliğinden anlaşılır. Bahçeli tek Erdoğan ile görünürde ittifak ilişkileri geliştirmemiştir ama “arka kapı diplomasisi” ile özellikle ABD ve İngiltere ile de gizli bir şekilde ittifak ilişkileri geliştirerek, onların küresel strateji ve planları içerisinde vazgeçilmez bir yere oturmak istemekte ve de içeride kurmuş olduğu darbe mekaniğinin başarıya ulaşması hesapları yapmaktadır.
Gelecek süreçte Erdoğan’ın önünde üç yol bulunmaktadır:
- ABD ile İngiltere önderliğinde Batı’nın isteklerini kabul ederek ve MHP ile birlikte tamamen Batı’ya stratejik olarak bağlanmak.
- Denge siyasetine devam ederek içeride hem MHP’yi hem de diğer muhalefeti bastırmak.
- Denge siyasetine devam ederek, diğer muhalefet partilerine yanaşarak, beraber MHP’yi ve uzantılarını etkisiz hale getirmek.
Erdoğan’ın muhalefete hem yeni Anayasa teklifi hem de “yüzde 50 artı 1”i değiştirme önerisi, bir yanıyla muhalefet aracılığıyla MHP’den kurtulmak ve bu temelde Batı emperyalistlerinin Türkiye’nin içerisine derinlemesine nüfuz ederek zaman içinde MHP’yi iktidara getirmesinin önüne geçme anlayışına da sahiptir. Erdoğan bu sürece tek başına direnemeyeceğini iyi bilmektedir.
Eğer Türkiye’nin iç siyaseti MHP’nin istediği şekilde, MHP-İyi Parti, AKP, CHP ve HEDEP temelli keskin bir şekilde bölünürse ya da bu bölünmüşlük devam ederse, bu bölünmüşlük içinde MHP’nin darbe mekaniğinin “Giyotin”e dönüşmesi olasılığı çok yüksektir ve MHP’nin mekanizmanın tepesine çıkarmak istediği bu giyotin, bu bölünmüşlük akıllı politikalar ile giderilmediği takdirde önce bu partilerin kafasını uçuracaktır!
Gelecek makalelerde hem bu yaklaşan tehlikenin farklı boyutlarını hem de muhalefetin bu yeni durum karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini ele almaya çalışacağız.